THE SKELETON KEY - İNANIRSAN OLUR!

 

Bu filmi lisede iken kiraladığım dvd ile izlemiştim, aradan 14 yıl geçtikten sonra tekrar izlemek de tuhaf ama keyifli oldu.” Felç geçirmiş bir adamın meraklı ve güzel bakıcısı, New Orleans’ın mistik havası içinde kendini adım adım karanlık-mistik olaylara teslim ediyor.” diye tek cümle ile özetlenebilir filmi.

 

 Buradan sonrası baştan aşağıya spoiler dolu olacak.



  Klişe bir olay örgüsü gibi başlayan filmimizde; bakıcı kız, bakmakta olduğu huzursuz ve yardım isteyen adam, kötülük timsali gibi duran gizemli kadın ve inceden bakıcıya iş atan avukat başrollerde yer alıyor. Ev sahibi kadının verdiği anahtar ile her kapıyı açan bakıcı kızımız sonradan tavan arasında bir kapının açılmadığını fark ediyor. Felçli amcamızın felç geçirdiği tavan arası. Tabi çeşitli klişe dolu sahneler ile oraya giriyor, mistik ipuçları ve büyü malzemeleri ile iyiden iyiye korkuyor ama asla orayı terk etmiyor.

   Evin karanlık geçmişinde ise öldürülen karı koca uşak çiftimiz var. Çocuklara Hoodoo büyüsü öğretirlerken alkollü ve ırkçı soslu parti ahalisi tarafından öldürülüyorlar. Hoodoo büyüsü de iki aşamalı . İlk olarak inanman lazım, ikinci olarak da büyü yapıldığında karşındaki kurbanın geri kalan ömrü de sana ekleniyor. Tüm bu bilgiler eşliğinde ev sahibi kadının o büyücü kadın olduğu, çocuğun bedenine geçtiğini akıl etsem de avukatın da onun kocası olduğunu tahmin edemedim. Ki filmin sonunu bilerek izlediğinizde bir çok yerde bunun ipuçları ve göndermeleri mevcut.

  Tüm film büyücü çiftin bakıcıyı büyüye inandırıp kendini tuzağa çekmesini sağlamak. Baştan aşağıya ilmek ilmek işleyen bir plan, durmadan gereksiz gizem yaratarak tavan arasına yönlendirilen bakıcı Caroline kendini koruma büyüsü ile koruyacağını zannederken kaçırdığı iki şey oluyor. Yaptığı büyü korunma değil takas büyüsü ve bu sayede inandığını da ispatlamış oluyor ve ruh takası gerçekleşiyor.


 ,

  Film kötülerin kazandığı değişik sonu ile güzel bir gerilim-gizem filmi. Fakat felçli bahtsız amcanın filmin başında çarşafa HELP yazdıktan sonrasında adama bir kağıt kalem verseydi film 28.dakikada bitebilirdi. Filmi ilk izlediğimde aklıma takılmıştı. Mal mısın ver bir ruj falan bir şey de en kötü çiziktirsin meramını adam 😊

 

  Filmdeki “inanırsan olur” mantalitesi de çok katıldığım bir düşünce yapısıdır. Her zaman, hayatın her anında inanmaktan vazgeçmemek gerekir, motive olabilmenin tek yolu bazen inanmak ya da inanmak istemek. Filmi izlemediyseniz öneriyorum naçizane.

 

 

 


Yorumlar